Selam herkese. Ben İstanbul Esenyurt’tan Nida. 29 yaşındayım. Esenyurt birkaç yıldır Suriyelilerin akınına uğradı, pek çok Suriyeli yaşıyor burada. Abartmak gibi olmasın Türkten çok Suriyeli var. Açıkçası ben Suriyelileri pek sevmiyorum ve burada bulunmalarını uygun bulan birisi değilim. Ancak konumuz o değil tabi. Bunlar ilk gelmeye başladığında burada ev sahipleri en dökük evlerini bile yüksek fiyatlar ile bu Suriyelilere kiraladılar. Babam da onlardan birisi. Yaşadığımız yerin civarında üç dairemiz vardı, hepsini kiraya vermiştik. O sıralar yeni evliydim. Evliliğimizin 6. ayı felandı. Eşim Levent ile iyi giden bir evliliğim vardı, severek evlenmiştik.
Bir gün babam memlekete Çanakkale’ye gitmek zorunda kaldı. Kira işlerine de annem pek anlamadığı için benim bakmamı söyledi. Ayrıca ara sıra evin durumunu yoklayacaktım. Diğer kiralık evlere göre bizim evlerin durumu çok iyiydi, hatta lüks bile kalıyor diyebilirim. Kiracılarımızdan birisi yalnız yaşıyordu, ticaret yapıyormuş zaten daha önce. Savaş durumu olunca tamamen buraya yerleşmiş. Diğer evde kalanlar ise devlet yardımı ile evi kiralayabilmiş 5 çocuklu bir aileydi. Çocuklardan birisi henüz yeni doğmuştu. O durumda bile çocuk yapmalarına kendimce sitem etmiştim. Anlaşmakta sorun yaşıyordum çünkü iyi Türkçe konuşamıyorlardı. Son evde kalanlar ise 3 çocuklu bir babaydı. Eşini kaybetmişti savaşta. Çocuklarından birisi bizim liseli gençler gibiydi, yaşı muhtemelen o civardaydı tam hatırlamıyorum. Diğerleri küçüktü. İlk iki evin kirasını almıştım ancak üçüncü eve geldiğimde bulamadım. 1 hafta boyunca ara ara uğradım ancak kendilerine ulaşamadım. En son yedek anahtarlardan birisiyle giriş yapmak durumunda kaldım. Eve girdiğimde kimse yoktu. İçeride oturdum beklemeye başladım, bir yandan evde ne var ne yok onları inceliyordum.
Onlarda zor geçinen bir aileydi. Çocukların ikisi başka bir Suriyeli ailenin yanında oluyorlardı genelde. Liseli gibi dediğim çocuk ise babasıyla bir inşaatta çalışıyordu. Ancak nerede çalıştığını bilmiyordum o yüzden gidemedim. Evde beklemeye başladım. 3-4 saat sonra kapı açıldı, içeriye hepsi birlikte girdiler. Beni görünce afalladılar tanımadıkları için. Başta hırsız sandılar o yüzden mutfaktan bıçak alıp üstüme yürüdüler. Tedirgin olsam da durumu onların anlayabileceği bir şekilde izah ettim. Biraz Türkçeleri iyiydi. Ev sahibi olduğumu öğrenince özür dilemeselerde mahçup olduklarını anladım. Durumu izah ettim. Kira konusunu açınca bana sinirli bir şekilde baksalarda ödeyeceklerini söylediler. Benden birkaç gün istediler.
1 hafta sonra tekrar gittim, anahtarla girdim. Yine ev boştu. Geç gelirler diye düşünerek yattıkları odaya geçtim ve yatağa uzanıp biraz kestirmeye başladım. Uykuya daldığımı sonradan fark ettim. Uyandığımda bayağı geç bir saatti, çocuklar yanımda uyuyordu. Kalktım hemen içeriye gittim, babaları oturuyordu. Bu arada babalarının adı Faseem(yazılışı böyle). Uyuduğumu görünce dokunmadıklarını söyledi. Biraz sohbet ettik, ben söylemeden kira konusunu açtı ve ödeyemeyeceğini söyledi. Paraya sıkışık olduğunu ve inşaatta yevmiyeler dağıtılırken kendisine az para verildiğini söyledi. Kaçak işçi olduğu için şikayet etme gibi bir durumu yoktu. Bir şeyler düşünmeye başladım, hem ona hem çocuklarına acıyordum.
Ben bir şirkette muhasebe müdürüydüm ve çalıştığımız yerde temizlik görevlisi aranıyordu. Aklıma bu gelir gelmez bizim şirketle konuşacağımı, yapmak isterse ve problem olmazsa aldırabileceğimi söyledim. Teşekkür etti. Saat bayağı geçti, dışarı çıktım. Çok geçmeden o da arkamdan geldi. Evime bırakmak istediğini söyledi. Açıkçası böyle bir şey beklemiyordum. Birlikte gitmeye başladık. Giderken Suriyelilerin çok yoğun olduğu bir sokağa girdik. Orada bana laf atan gençler felan oldu, Arapça bir şeyler söylüyorlardı. Faseem kulağıma eğilip karısı gibi davranmamı söyledi. Tamam dedim. Yürürken çocuklara doğru Arapça bir şeyler söyledi. Sonra birden elini kalçamda hissettim. O şekilde yürüyorduk. Rahatsız olsam da ses çıkarmadım. Sokaktan çıktıktan sonra hala elini çekmemişti. Elimle yavaşça onun elini indirdim. Bir şey demedi, ben de bir şey demedim. Eve ulaştığımda teşekkür ettim. Evime çıktım.
Ertesi gün şirketteki yetkililerle görüştüm. Muhasebe müdürü olduğum için “ucuz işçi alacak parasını kurtaracak” gibisinden muhabbetler dönse de olumlu yanaştılar. Sigortalı işçi olarak Faseem’i almayı kabul ettiler. Türkçesi problemdi bu yüzden Türkçe öğretmek için kefili oldum. İşten kafamı kaldırıp onun yanına Türkçe konuşmaya gidebiliyordum, benim için de iyi olmuştu. Uzun bir süre bu şekilde devam etti.
Bir gün muhasebe çalışanları arasında dedikodu çıktı. “Temizlik görevlisi tuvalette bizim kızları dikizliyormuş” gibi muhabbetler çıktı. Ancak Faseem’in bana mağduru oynamasından ötürü pek ihtimal vermiyordum. Yaşamlarını biliyordum az çok. Sürekli ortamlarda onun yapmayacağını felan söylüyordum. Dedikodu dedikoduyu açtı bu yüzden. Onu benim işe aldırmamdan dolayı ve sürekli savunmamdan dolayı benimle ilişkisi olduğunu söyleyenler çıkmıştı. Öğle yemeğine toplu gidildiğinde isim vermeden sert bir şekilde konuşup kiracım olduğunu söylediğimde herkesin tutumu bir anda değişti, bu dedikoduyu yayana laf söylemeye başladılar. Kim olduğu belli değildi o yüzden herkes bol bol laf söylüyordu. Sadece dedikodu bile olsa Faseem’in yanına daha az gider oldum. Yanlış anlaşılmalara yol açsın ve işimden etsin istemiyordum.
Çok geçmeden Faseem’in Türkçesi daha iyi oldu. Ayrıca temizlik işlerinin yanında artık şirketin küçük ocağına bakıyordu, çay kahvelerimizi hazırlıyordu. Parası biraz artmıştı. Banka hesabı olmadığı için parasını ben elden veriyordum. Bana sürekli teşekkür ediyor, kirayı hemen veriyordu. Acelesi yok desem de parayı elime sıkıştırıyordu.
Bir gün ziyaret maksadıyla evlerine gittim, hem çocukları görürüm hem geçinebiliyorlar mı onu görürüm diye gittim. Tabi bu ziyaretlerden babamın haberi olmuyordu, döndükten sonra kira işlerine ben bakmıyordum. Sadece parayı elden aldığımda ona veriyordum direk. Eve gittiğimde sadece çocuklar vardı, onlarda dışarı çıkıyordu oyun oynamak için. Ben içeri geçtim oturdum. Çok geçmeden eve geldi Faseem. Beni görünce şaşırdı. Yanıma oturdu konuşmaya başladık. Fazla tanımıyordum, hayatından konuşmaya başladık. Eşi savaşta önce kaybolmuş, sonra cesedini bulmuşlar. Uzun süre kendisine gelememiş. Suriye’de yine inşaat işleri yapıyormuş, fazla durumu iyi olan birisi değilmiş. Çocuklarına iyi bir gelecek sunmak istediğini söylediğinde ben yine yumuşadım bayağı.
Konu bana geldi, benim evli olup olmadığımı sordu. Ben de yeni evli olduğumu söyledim. Hemen telefonumdan düğün fotoğraflarını felan gösterdim. Birden bana dönüp “biraz para kazanayım ben de evlenmek istiyorum. Sana benzeyen birini bulmam lazım.” gibisinden bir şey söyledi. Güldüm bir şey demedim şakadır diye. Çok güzelsin dedi ciddi bir yüz ifadesiyle. Teşekkür ettim. Konuyu değiştirmeye çalışıyordum çocuklarından bahsettim, yine konuyu bana getirdi. Bir çocuk daha istediğini ve benim gibi birisinden yapmak istediğini söyledi. Artık kafama takılmaya başladı bana yaptığı benzetmeler, umarım bulursun diyerek geçiştirdim. Eşim Levent’i sordu nasıl biri diye, bahsettim ne iş yaptığından nasıl biri olduğundan. Birden “çok salakmış. seni böyle bırakıyor” gibisinden bir şey dedi. O sırada işten geldiğimden etek giyiyordum. Birden ellerini bacaklarıma götürdü ve okşamaya başladı. Hemen ellerini çektim ve ayağa kalktım. Tersledim hemen. O da ayağa kalktı “yardım et bana” dedi. Ne yardımı dedim elimi tutup erkekliğine götürdü ve bastırdı. Elimi çekmeye çalıştım kolumdan tutup çekiştirdi, çocukların yattığı yatağa doğru götürdü beni ve itip yatağa attı. Kapıyı kapattı hemen. Bağırsam bile Suriyeli mahallesindeydim, kimsenin yardım edeceğini sanmıyordum ama bir umut bağırdım. Beni soymaya çalıştıkça direndim vurmaya başladım. Sonra kollarımdan tutup üstüme çıktı, boynumu öpmeye yalamaya başladı. Beni iyice soymaya başladı. Bir süre sonra direnmeyi bıraktım. Göğüslerim normal bir kadının göğüslerine nazaran fazlasıyla büyüktür. Göğüslerimi deli gibi emiyor, uçlarını ısırıyordu. Çok geçmeden eteğimi indirdi, erkekliğini çıkarıp içime yerleştirdi. Henüz birkaç ay önce eşim kızlığımı bozmuştu, yine de hala ilişkilerde zorlanıyordum. Faseem’in organı çok büyüktü. Zorlanıyordum fazlasıyla. Onun umrunda değildi, hala içime girip çıkmaya çalışıyordu. Ona sarılmamı söyledi. Sarıldım. Beni duvara yasladı ve iyice ittirerek içime girdi. Çok büyük bir acı ile inledim orada. Acı ile onun boynuna sarıldım, o da içime girip çıkıyordu. Çok geçmeden beni yatağa yatırdı ve hızlıca içime girip çıkarak içime boşaldı. O şekilde kaldım yatakta, o da yanıma uzandı.
Yaşadığım şeylerin pişmanlığıyla boş boş bakıyordum. Bir şey demeden kalktım, giderken kolumdan tuttu tekrar yatağa çekti. Ona sarılmamı yoksa bana zarar verebileceğini söyledi. Mecburen sarıldım. O şekilde çıplak bir şekilde yatmaya başladık. Bir süre sonra o uyudu. Ben ise o halde düşünüyordum olan biteni. Bir ara telefonumu aldım çantamdan, eşimi aradım işten geç geleceğimi söyledim. O ara uyandı Faseem, bana gidiyor musun diye sordu. Telefonu kapattıktan sonra tekrar Faseem’in yanına yattım. Aramızda kalması gerektiğini söyledim. O da kabul etti. Ancak arada bu şekilde bir şeyler yaşamak istediğini yoksa sır tutamayacağını söyledi. Kabul ettim. Geceye kadar orada koyun koyuna yattık. Çocukları eve geldiğinde bizi o şekil görmüşlerdi ama sesleri çıkmamıştı.
Gece hemen toparlanıp eve gittim, gider gitmez duş aldım ve uyudum. Geldiğimde eşimde uyuyordu zaten. Sabah neden geç geldiğimi sordu ben de hesaplarda açık çıktığını ve hesap yapmam gerektiğini, arşivlere baktığımı söyledim. Sohbet edip uğurladım eşimi. Sonra da ben çıktım, işe gittim.
İşe gittiğimde erkenden gelmişti Faseem. Beni kapıda karşıladı. Henüz kimse gelmemişti ikimizden başka. Beni ocağa götürdü ve göğüslerimi okşamaya başladı. İlişkiye giremeyeceğimizi, iş çıkışını beklemesi gerektiğini söyledim. Dayanamadığını söyledi, okşamaya devam etti. Sonra kapıdan birisi girdi, ayakkabı seslerini duyunca toparlandık. Ben içeri gittim.
İş çıkışına yarım saat kala herkes yavaş yavaş şirketi terk ediyordu. O sırada ben de Faseem’in yanına gittim. Gittiğimde yalnızdı. Beni görünce hemen ayaklandı, üstüme geldi. Hemen bacaklarımı okşamaya, göğüslerimle oynamaya başladı. İş çıkış vaktinde kimse çay kahve almayacağı için uğrayan olmaz diye rahat davranıyorduk. O sırada Faseem pantolonunu indirdi, ben de önünde eğildim ve erkekliğini emmeye, yalamaya başladım. Çok geçmeden ağzımda sanki taş parçası hissetmeye başladım, çok sertti. Beni hemen kaldırdı ve yarım yamalak eteğimi ve iç çamaşırımı indirdi. Bir ayağını ocağın kısa duvarına koydu ve içime girip çıkmaya başladı. Sessizce inliyordum ama o an aslında bağırmak istiyordum. Çok sertti ve hızlıca girip çıkıyordu. Bir yandan göğüslerimi okşuyordu. O sırada ocağın kapısı açıldı ve içeriye genel müdürümüz girdi. Bizi öyle görünce hemen toparlanın diye bağırıp dışarı çıktı. Faseem’in durmak gibi bir niyeti yoktu, olan olmuştu ve hala devam ediyordu. Ben ise durması için ondan kurtulmaya çalışıyordum. Kollarımdan tuttu ve devam etti. Hala arkamdan beni tutmuş içime giriyordu. Derken boşalmaya başladı, içimde sıcaklığını hissettim. Hemen toplandık, ben de ayaküstü temizlendim. Genel müdür ikimizinde istifa etmesini söyledi. Ben dedikodu yayılmasın diye hemen istifamı vermek mecburiyetinde kaldım. Faseem’de aynı şekilde. Onun dayanamaması yüzünden işimden olmuştum. Mantığım düzgün çalışamaz olmuştu. Bir Suriyelinin cinsel isteklerini gideriyordum ve evliydim. Mutlu hayatımı mahvediyordum.
Birkaç hafta sonra Faseem’in her ilişkide içime boşalmasını unutmuş bir şekilde belirtileri yaşamaya başladım. Şüpheler üzerine doğum kontrolü uyguladım ve gebe olduğumu öğrendim. Bunu nasıl çözeceğimi bilmiyordum. Eşime çocuk yapmak istediğim konusunda ısrar ediyordum. O ise henüz erken olduğunu söyleyip beni reddediyordu. Her fırsatta bu konuyu açıyordum ama hiç taviz vermedi. Acı gerçek çok geçmeden ortaya çıktı, karnımın büyümesiyle hayatımın aşkı Levent ile tartışmaya başladık. Durumu ona açıkladım ama kim olduğunu söylemedim. Uzun tartışmalar sonucu boşandık. Ailem de dağılmıştı.
Babam ise beni iffetsiz birisi olarak görmeye başlamıştı ve etrafında beni görmeye bile dayanamıyordu. Onların yanına gidemiyordum bile. Levent ile tuttuğumuz daire bana aitti. Evi kiraya verdim ve ufak tefek eşyalarımı alıp Faseem’in yanına taşındım. Tek yapmam gereken babam geldiğinde gizlenmekti. Onunla birlikte yaşıyordum, o da beni çocuklarına “Yeni Anneniz” olarak tanıtmıştı. Bana Arapça öğretmeye başladı. Hamile olduğum halde günde 3-4 kez ilişkiye giriyorduk. Ayrıca aynı odada kaldıkları için çocukları bazen bizi izliyordu. Kötü bir şeydi bu ama ben odadan çıkmalarını söylediğimde Faseem ısrarla kalmalarını söylüyordu.
Aylar sonra doğum yaptım. Faseem ile bir oğlumuz olmuştu. Ben evin kirası ile hem Faseem’in çocuklarına hem Faseem ile kendime bakıyordum, geçiniyorduk. Faseem’in büyük oğlunu okula yazdırdık. Diğer çocukları ise kreşe gönderdik.
Oğlumu emzireceğim zaman Faseem sürekli yanıma gelip diğer göğsümü emiyordu. Böyle garip huyları vardı.
Bir ara babam yine kirayı almak için geldiğinde çocuklara bakınırken benim ufaklığı görmüş. Çocuğun kim olduğunu sorunca “komşum emanet ediyor hep” diyip durumu kurtarmış.
3 hafta önce yine Faseem’den hamile olduğumu öğrendim. Sürekli lişkiye giriyoruz, yeni karısı gibi oldum. Başta şikayetçiydim ama sayesinde hiçbir şeyim kalmadı. O yüzden şikayette etmiyorum. Birlikte yaşıyoruz. Bazen telefonumu alıp ilişkiye girerken kaydediyor.
Son zamanlarda beni paylaşmak istediğini söylemeye başladı, o yüzden babamın diğer kiracısı ile görüşmeye ve kur yapmaya başladım. O da gönüllü çıktı. Geçen haftasonu yeni kocamla birlikte beni becerdiler. Zor oldu ama zevk aldım. Bu hayattan nefret ediyorum ama Suriyeliden kopamıyorum.